13 Mart 2018 Salı

DEMİRCİ ARİF USTA'DAN MEHMET YILDIZ'A ( 3 )

DEMİRCİ ARİF USTA'DAN MEHMET YILDIZ'A ( 3 )

Maaş bordrolarımızdaki şatafatlı hesap hareketlerinin (siz kalem oyunu olarak okuyabilirsiniz) banka hesaplarımıza yansımadığı, sosyal haklarımızdaki gecikmeleri günbegün yaşadığımız; anlayacağınız ağzında ekmek olan aslanla alt alta üst üste boğuştuğumuz yakıcı günlerdi... Yorucu geçen bir çalışma gününün ilerleyen akşam saatlerinden birinde, önemli bir adımın kararını almak üzere, sendikada toplantı halindeydik. Şantiye çalışanları, atölyeciler ortalık yere, kitabın orta yerinden konuşmuş, işyeri temsilcileri tabi ki işçi adına önerilerini sinirli ve de soluksuz sıralamıştı. Haklılığın getirdiği kararlılığa ve cesarete karşın, yine de bazı endişe ve ikirciklenmeler yok değildi...

Arif Usta kafalardaki kara bulutları dağıtmak üzere söz aldı. Belli ki, yine tarihi konuşmalarından birini yapacaktı. Her zamanki en mahçup, en bilge haliyle ağır ağır ayağa kalktı; çok kısa bir an yoldaşlarını süzdü... Oradakiler suspus olmuştu.

"Anlaşıldı" dedi, "... işverenin eli çok güçlü, gazeteciler onun ağzına bakıyor... Her şeyi yapabilir, bizi tefe koyabilir, hatta işten çıkarabilir... Ama, biz de insanlara hiç farkında olmadıkları bir şeyi, bugüne kadar hiç anlatılmayan, hiç anlaşılmayan bir şeyi anlatabiliriz!? Hadi bakalım... El mi yaman bey mi?"

Ortalık iyice çıt kesildi...

"Nasıl?" dedi, arka sıralardan birkaç ürkek cılız ses... Sendika başkanı dibe çökmüş, umarsız; başımın belası yine ne yumurtlayacak gibisinden düşünceli.   Arif Usta kendinden bir hayli emin ve dahi mütebessim:

"Hani bizi -çöpçü- diye her daim, her fırsatta aşağılarlar ya... Bu kez buna izin vermeyeceğiz... Çarşı esnafı, komşu teyze, Hüsnü amca bizi hep gazetelerin, belediye başkanının gösterdiği, göstermek istediği gibi gördü; -çöpçü- dedi... Ama bizler, çöp arabasının arkasında çalışırken, yanımızdan burunlarını tıkayarak, mideleri bulanarak, hatta öğürerek geçenlere, işte bu yüzdendir ki, aynı zamanda onların sağlık bekçileri, koruyucu doktorları olduğumuzu anlatabilirsek, talep ettiğimiz ücreti de elde eder, ekmeğimize de sahip çıkarız." 

"Onlara afişlerimizle, bildirilerimizle, sokak sokak, durak durak, kahvehane kahvehane, bıkıp usanmadan diyeceğiz ki: "Kibar beyler, hanımefendiler... Maazallah!  Bizler çalışırken tiksinti duyduğunuz, şu sizlerin çöpleri var ya... Şart olsun ki onlar, siz temiz insanların sağlık sigortasıdır... Allah korusun toplanmazlar, sokak başlarında birikirler... Ardından mikrop filan ürer, çoluğunuza çocuğunuza, oradan millete bulaşır, mulaşır... Gelin hep birlikte bunu başkana anlatalım; bir salgın felan ve dahi bir tatsızlık çıkmasın..."

.... / ...


Önemli Not: Metnin tamamı Site İçinde-Arşiv.net