YARAMAZ
ÇİVİLER, CAM SÜRAHİ ve KAMUCU DUYARLILIK ( 2 )
* * *
Öğretmen baba enstitüde aldığı eğitim ve görev bilinci gereği üreticiliğini, öğretim yılının sona erdiği yaz tatilinde de sürdürür.
Okullardaki eskiyip sallanan sıra, masa gibi ahşap eşyaları onarır;
"maarif"ten tek bir kuruş ek ücret istemeden. Elbette çocuk da onu
yalnız bırakmaz, ona çıraklık yapar.
Bir yaz günü. Sıcaktır.
Öğle vakti eline okulun demirbaşı cam
sürahiyi verip, yayla suyunun aktığı mahalle çeşmesinden soğuk su getirmesi
için gönderirler. Dönüş yolunda cam sürahi elinden kayar ve kırılır. Korku
içinde koşarak okula gelir. Sürahinin,
aralarında kavga eden çocukların attığı bir taşla kırıldığını söyler.
Okulun hademesi, "Bekçi
Murteza"nın tekidir. Alnının terini silmeye çalışan babanın gözüne girme
işgüzarlığı ile, "Çocuğun
kendisinin cam sürahiyi düşürüp kırdığını" gördüğünü söyleyerek, aklınca
çocuğun yalanı ortaya çıkarır.
Çocuk sarı başını yana yatırır, suspus önüne bakar. Baba bir şey demez,
diyemez. Eve gittiklerinde, sarı başın minik kulağını usulca büker: "Bak"
der, "Sen sen ol. Asla yalan söylemeyeceksin. Kamunun değerlerine ve de
halkın malına zarar vermeyeceksin. Bunları yaparken Çanakkale’nin Conkbayırı sırtlarında yatan,
annenin iki koca dayısını asla aklından çıkarmayacaksın."
Öğüt alınmıştır bir kez; yetinilmemeli uygulanmalıdır
da: 1982 ayazında, Askeri Cezaevi’nde zorla giydirilmeye çalışılan,
"kamu malı" tek tip elbiseye zarar verme pahasına, don fanila Şirinyer Ask. Cezaevi Savcısı Yrb. Hacı Mirza'nın huzuruna çıkarıldıklarında da
asla yalan söylenmeyecek;
"Yırttık parçaladık işte. Dara da
gönderseniz, tek tip tek ölçü biçtiğiniz, bize canımız pahasına dayattığınız faşizmin elbisesi
devrimcilere dardır ve kabul edilemez.” denilecektir.
Aynı askeri cezaevinin
hasbelkader izin verilmiş, pek nadir yapabildikleri bir açık görüşünde, ağır havayı dağıtmak ve şakaya
boğmak için:
Babaya "nasihati" anımsatılır. "Öğretmenim... Verdiğin öğütü tutuyoruz ve asla yalan söylemiyoruz" denilerek, sıkıyönetim mahkemesindeki bu "elbise" olayı anlatıldığında... Boncuklanan ve dolan gözleri saklamak sırası, bu kez "Köy Enstitülü" öğretmen babaya gelecektir.
* * *
Nadejda Krupskaya... Rus kadın devrimci.
Sosyalist Ekim Devrimi'nin lideri, ayak takımını ve baldırı çıplakları
söz/karar sahibi yapan Sovyetler Birliği' nin kurucusu Lenin' in eşi.
SSCB Eğitim Halk Komiseri. SSCB Bilimler Akademisi onursal üyesi
Nadejda... Ana dilimizde iki cilt halinde yayınlanan anılarının bir yerinde: Maaşını durduk yerde arttıran kararı, ilgili komisyona "tekrar
gözden geçirilmesi için" geri gönderen Lenin'in; ayrıca, kararı kendisine
bildiren sorumlu hükümet komiserinin eleştiri içeriğinde ivedi olarak
soruşturulması isteminde bulunduğundan söz eder.
Henüz ortaokul sıralarında, "Beşinci
Kol" kara propagandası ile, biz yeni yetmelere öcü gibi korku objesi
yapılan Vladimir İlyiç Ulyanov... Yani, o bilinen adıyla Lenin. Ömrü yetseydi
de, şimdilerde kamudan 8-10 maaş alma utanmazlığını gösteren, ar damarı
çatlamış, bizim arsızları görme talihsizliğine erişebilseydi, eğer? Bu ceberut, bu nobran anlayışın yüzsüzlüğünü nasıl karşılar, ne derdi?
* * *
Uzun sözün ana fikri. Menderes'ten
Demirel'li "Ilımlı İslam"a, oradan Tayip soslu BOP başkanlığına
evrilip gelen oligarşinin kurumsallaşmış sürekli/ örtülü diktası, enstitü
anlayışından ve kamucu düşünce biçiminden on yıllarca boşuna ürkmedi, boşuna
refleks vermedi.
Uzun sözün kısası. Bizim belediye
şantiyesinin, sadece tezgahlarda eğilen, sözünü esirgemez ustası demirci Arif'e
göre: “İnsan ürkmesi hayvan ürkmesine benzemez.”
Uzun sözün ironisi. Lenin ne mi
derdi?
Bir kez, bir kez olsun
kamucu sosyalist terbiyesini bozup, yedi göbek sülalelerinin kulaklarını
çınlatacak -aslında Türkçe'nin kahvehane ağzıyla hak ettikleri- sunturlu
bir kalayı, Rusça söyler, hatta tekrarlar geçerdi kesin.
Hasan Oğuz Bilgen. 30 Mart 2023. Manisa-Horoz Keuı.
Yıllar önce tarihe düşülmüş küçük bir not: Köy enstitülü öğretmenin ilk maaşı ile bir cam sürahi alıp, diğer öğretmenlerin önünde okul müdürüne verdiğini, utangaç çocuk bir başka cezaevinin yine bir görüş gününde -yine babasının anlatımı ile- öğrenecektir.