6 Mart 2025 Perşembe

İMECE GÖNÜLLÜSÜ, SINIFSIZ BİR TOPLUM SEVDALISI.

 

Bu topraklarda, başka coğrafyalarda…İş güçlerinden başka satacak ve de zincirlerinden başka yitirecekleri bir şeyleri olmayan insanlara dayatılan ve yaşatılanlar hep aynı olmuştur. Renk, dil, din, cins ve inanç farklılığı nedeni ile itilmek kakılmak; yetmedi öldürülmek… Temelinde sömürü olan, bu sınıfsal ve toplum bilimsel (sosyolojik) gerçeklik, elbette ki basit bir nefret ya da düşmanlık duygusu ile açıklanamaz. Sınıfların varlığı ve özel mülkiyet olgusu uzlaşmaz çelişkinin çıkış ve varlık nedenidir. Bu yüzden, egemen sınıfların her renkten ve de her yalandan "demokratikleşme" lerinde ne eşitlik, ne barış, ne huzur ne de kalıcı bir toplumsal uzlaşı olabilir. Böyle bir yalan söz konusu olduğunda da, altında 'kralın tahtını tahkim etme' planı aranmalıdır. 

Bizim gibi, emperyalizmin güdümündeki geri bıraktırılmış ülkelerde yaşanan bu tipik durum daha yakıcıdır. Özcesi “Çözüm” süreçleri de kaos süreçleri de bunun içindedir. 

Bugün onca aidiyetine karşın, hala "kart kurt"la açıklanan Kürt insanının yaşadığı duygusal kopuşu, herkesin çok iyi bildiği başka yurttaşlarımız da yaşadı bu ülkede. Evlerini barklarını, yurtlarını bırakıp, bize, bu topraklara gelenlerden söz etsek… Hani çocukluk yıllarımızın o arı gibi çalışkan, güler yüzlü komşularımızdan Yugoslavya muhacirlerinden örneğin…

*  *  *

Turgutlu'nun tuğla/kiremit fabrikalarının, ova yollarının toz dumanının hayhuyu içinde, lise yılları sonrası öğrenim görmeye olanak bulamayan, her koşulda “övündüğünü, onur duyduğunu” söylediği ve asla gizleyip saklamadığı Kaçupay soyadı ile Kazım Bayer.

Turgutlu'nun ucuz emek cangılı yetmez. Yaşamını sürdürme, sırf ayakta kalmak adına iş gücünü, önce Suudi diyarında ve de Irak topraklarında, ilerleyen yıllarda "sınıfsız ve sömürüsüz başka bir dünya gerçekleştirme" derdindeki Sovyetler Birliği ellerinde bilerek, isteyerek satar. 

Kazım ağabey emekçi bir insan olmanın olgunluğuna daha çocukluktan erişmiş, sınıf terbiyesini, çalışma ahlakını çalıştığı şantiyelerde almış bir emekçidir. Erken kalkar... Sorumlusu olduğu malzeme deposunun başında olur. İşverenine borçlu kalmaz. Yeri, zamanı geldiğinde masaya yumruğunu vurur. Sınıf yoldaşlarını düşündürmeyi de, etkili söylem ve söyleşilerle haklarını aramaya yöneltmesini de, onları harekete geçirmesini de bilir. 

Çalışma saatleri dışında ailesini de, can dostlarını da ihmal etmez... Heyecanlı, neşelendiren renkli söyleşiler yapar. Bir Balkan göçmeni oluşundan olsa gerek, paylaşımcıdır, değer bilir. Enternasyonal bir bilinci, devrimci bir kimliği vardır. 

Nazi işgalinde anavatanlarını canları pahasına savunan Sovyet partizanlarının, Nadya'ların, Sergey'lerin özverilerini okumuş ve belleğine yazmış, yine Balkan topraklarındaki yaşananları büyüklerinden dinlemiş görmüş, çekilen acıları içinde duyumsamış farklı bir insandır. Değer bilir, sahiplenir. Fırsat buldukça, devrim ve sosyalizm önderlerinin, Nazım'ın baş ucuna gider. Onlarla dertleşir. Sorunlarını, memlekete dair özlemlerini anlatır. 

Bizzat kendi anlatımıdır: 

"Bir pazar sabahı, Kızıl Meydan'ın sakin bir anında, faşizmin zulmüne direnmiş, teslim olmamış, anayurdun onuru ve özgürlüğü için canını vermiş, tanımadığı yurtsever insanlara saygıya geçip, alnı yukarıda gözleri kapalı kıpırdamaksızın dakikalarca onlara selam durmuşluğu" vardır.. 

*  *  *

Alnının akı ve emeğinin hakkıyla çok sevdiği yurduna, toprağına, Soma'ya geri döner. Ailesine düşkündür. Kızları Açelya'nın, Elif’in, Deniz'in biricik babasıdır. Ait olduğu geçmişini yadsımayan, engin Balkan kültürünün, evrensel değerlerin hoş görülü insanı, devrimcilerin imece dostu, gönüllü dayanışmacısı, Nailan'ın, Nurettin hoca'nın, Bedo'nun kadim yoldaşıdır. 

Kaçupay Kazım, onca birikimine, dağarcığına, anlama/ kavrama gücüne karşın, koşullar ve olanaklar gereği, liseden sonra işçiliği yeğlemiştir. 

Özgün hali, kavlince bilgeliğinden el yazmaları değerlidir... Rübaileri en değerli hazinemizdir. Saklı durur.

*  *  *

Kazım Bayer, 'çevre' demez 'doğa' der. 'Çevre' sözcüğünün, 'çevre' anlatımının, insanın kendisi için uğraş verdiği, iyileştirmek için didinip kavga ettiği bir özel "konfor alanı" ndan ibaret olduğunu bilen insanlardandır. 

Bir düğün günü, sokağından geçen bir çingene dostunu nazikçe durdurup, onun iş ortağı ayıya, küçük bir görsel şölen teklif edecek incelikte harbi bir hayvan ve doğa dostudur. Mahalle halkının, dostlarının ve de çok sevdiği çocukların şaşkın bakışları altında sonlandırdığı gösterisinin ardından, çingenenin üstünün kirine, gözünün çapağına bakmadan sarılıp yanaklarından öpecek, "ayı kardeşine" de teşekkür edecek kadar değer bilir, içten ve alçak gönüllü bir insandır. (X)

Kaçupay Kazım halkın dostu, devrimcinin destekçisi olduğu kadar, gerçek bir doğa, sıkı bir hayvan dostudur.  Baldan tatlı sohbetlerinin de, yurt dışı şantiye anılarının da tadına doyamazsınız. Çok zor da değildir... Yeter ki ona yarenlik edin.  

Çok zaman sessiz, durgun, düşüncelidir. Kimi zaman, haklı olarak sitemlidir... Ne var ki, incitmez, kırıp dökmez. 

"Ben sizi hiç bırakmadım, hep destekledim. Sizler de yanımda olmalı, beni desteklemelisiniz." der geçer. Sözü uzatmaz. Gönül koymaz. 

*  *  *

Moskova ayazının garibanı ısırdığı yorgun bir mart akşamında, aynı şantiyenin aynı yatakhanesinde ranzadan ranzaya, yine usuldan bir konuşma geçer: 

Enternasyonalist coşkuyu içine sindirmiş olan Kazım ağabey, sınıf kardeşlerine yakın zamanda ülkesinde yaşanmış acılarından söz eder... 1972 yılı 30 martında, ülkesinin halklarına kurtuluşun gerçek yolunu gösteren, onlara öncülük eden on devrimcinin Kızıldere”de öldürülmesinden... Dinleyenlerin ağzını bıçak açmaz; suspusturlar. Sonra belirgin kıpırdanma olur. 

Saygıyla yekinip selam durma sırası, şimdi mühendis Sergey ve Stalin’in memleketlisi Gürcü Mirza’dadır.

O an, o işçi barakasının izbeliğinde dalgalanıp yüreklerinde derin izler bırakacak o enternasyonal bayrağın hiçbiri ayırtında değildir. Kazım abiye yıllar sonra, o şantiye barakasında nasıl bir önemli görev ve sorumluluğu yerine getirdiğini, yine onun çok sevdiği, geceler boyu yarenlik ettiği bir yoldaşı anımsatacaktır.

Gözlerinden, gül yanaklarından…Her birinin altına göğsünü gere gere, gururla 'Kaçupay' imzasını attığın, o tadına doyulmaz rubaileri yazan cesur yüreğinden öpüyor, yarenliğini de çok ama çok özlüyoruz.

*  *  *

(X) Kazım ağabeyin o boz ayı ile, bir ritüel tadında yaptığı gösterinin tanıkları, bugün suskunluklarını koruyor olsalar da halen hayattadırlar. 

Açık Mektup Kolektifi. 08, Mart, 2025. Eynez Gama Şantiyesi- SOMA.