ÖZGÜR USTA’ NIN MÜJDESİ.
“Ters giymişsin”
dediğinizde, yüz ifadesi içinizi acıttığından anlatılması zordur. Anlaşılmaz
bir utangaçlık, uygunsuz bir hareket yapmış, yakışıksız bir davranışta
bulunmuşçasına ‘beni bağışlayın’ hali. Biraz da, cahillik işte ne yaparsınız
ezikliği.
Genellikle dikkatle dinleyen, saygılı ve suskun biridir. İşleri kusursuzdur. Yaptığı kaynak, sözü ve özü gibi sağlamdır. Çattığı profiller, lama demirleri, eğilip bükülmeyen yaşamı gibi doğru ve diktir. Övünmez, ama yapar. Uyumlu, uyar hali çay-yemek molasında da, paydos saati kart basma kuyruğunda da aynıdır.
* * *
Yapılmayası memleket
ziyaretinden sonra, sözleri solgun ve kırık. Gözlerinde bir yorgunluk. "Ana baba yaşlı gitmesen,
ata toprağıdır yüz sürmesen olmaz. Oldu bir
kere." Yapma usta?! " Biz ne
öğrenmiştik; önce akıl/ bilim, sağlık/
güvenlik değil miydi?" Doğrudur, der
gibi; gözleri yerde, yüzünü düşürdü
düşürecek. Ne var ki, eleştiriyi kaldıracak
ruh halinde değil: "Sen ki, sıkı koşucuydun. Yakalana yakalana, şu kıytırık Cavit’e mi
yakalandın? (Cavit, Özgür’den de zayıf,
çelimsiz biri.) Yüzünü kaldırıyor
yerden, siyah gözlerinde beyaz güller... Konuyu şakaya boğduğunuzun gayet ayırtında. Gülerek: "Ah benim güzel abim, soluğum kesildi de
yakalandık namıssıza."
Bak, moralin yerinde; dönelim tekrar öğrendiklerimize: Haklı kazanacak, haksız ve zalim olan kaybedecek miydi? O zaman, sana haksızlık yapan, hak etmediğin acıları yaşatan Covit’i yenecek, ona külahını ters giydireceksin. Senden beklenen müjdeli haber budur.
* * *
Güzel ustam, Varto’lu
kardeşim. Hele, bu müjde senden bir gelsin. Bu gün için, gereğince, yeteri kadar üretimden
gelen gücünün farkında olmayan, işçi sınıfından daha ne müjdeler gelecek bak:
An itibari ile, bu
topraklarda aç gezen, açıkta yatan ve dahi işsiz tek bir insan kalmamıştır
müjdesi gibi.
Örneğin, şöyle: Ey halkımız, savaş örgütü Nato’dan çıkılmış
olup, ülkeyi emperyalistlere bağımlı hale getiren tüm utanç verici sözleşmeler, tüm
ikili antlaşmalar feshedilmiştir. Bundan böyle hiçbir yabancı şirket, bu memleket
toprağında, arka bahçelerinde gezer gibi
gezemeyecektir. Yerli işbirlikçileri de insanlıktan nasiplerini almaları için,
Thomas More’un Ütopya Adası’na sürgüne gönderilmişlerdir.
Ya da: Bu günden tezi yok; dışarıdan hibrit tohum
getirtilmeyecektir. Ata tohumu dışında tüm melez tohumlar yasaklanmıştır. Bu günden itibaren, yerli tohum ekilecek, ektirilecek ve de doğal tarım desteklenecektir. Eski
uygulamalar, gayrı-milli tohum yasa dışıdır. Tersini yapanlar, yine bu gün çıkarılan Köylünün ve Yerli Üretimin Korunması Yasası gereği vatan hainliğinden
yargılanacaklardır.
Ayrıca, Cumartesi Anneleri'mizden, onlara bu güne dek çektirdiklerimizden ötürü çok özür dileriz. Yıllardır aradıkları kayıplarının akıbeti ve yakınlarının nerelerde gömülü oldukları, ad ad, parsel parsel, resmi gazetenin bu günkü sayısında, ayrı ayrı dosyalar halinde açıklanmıştır. Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı tekrar özür dileriz.
Bu güne dek, ellerini kollarını sallayarak aramızda
dolaşan, üstelik arsızca sırıtan tüm kadın katilleri hak ettikleri en ağır
cezalara çarptırılmışlardır. Çok, ama çok özür dileriz. Artık, Toplumsal Cinsiyet
Eşitliği uygulanacak, bu günden sonra hiçbir erkek, bırakınız kadına silah çekmeyi onun tırnağının
ucuna dahi dokunamayacaktır. Erkek Egemen
Sistem’e son verilmiş olup, onu savunmak,
çıkarılan ilgili yasa ile suç kabul edilmiştir. Özellikle de, İstanbul Sözleşmesi, kabul edilen ilgili yasanın ve dahi mevcut anayasanın güvencesi altına alınmıştır.
Yöre halkının ve onun sivil
kuruluşlarının izni ve onayı olmadan, tek bir ağaç kesilmeyecek, hiçbir kuş
yuvası ile oynanmayacak, hiçbir carette caretta ailesi rahatsız edilmeyecek ve de hiçbir derenin yatağı değiştirilemeyecektir. Koruma altına alınan bu değerlerle ilgili olarak, potansiyel tehlike oldukları tespit edilen MUÇEV yöneticileri de, orada kendilerine verilecek doğa ve insanlık derslerinde eksiksiz bulunmaları koşulu ile, yukarıda adı geçen Ütopya Adası'na sürgün edilmişlerdir.
Bir başka müjdeli haber: Mevcut hukuk düzenini çiğneyerek, haksız yere mahkum ettiğimiz ve bu yüzden ölüm orucuna yatan Av.Ebru Timtik ve Av.Aytaç Ünsal tahliye edilmişlerdir. Bir daha, böylesi hukuksuzluklara asla izin verilmeyecektir. Hiçbir gazeteci, aydın, sanatçı, yazar ve öğretim üyesi, düşündüklerinden, söylediklerinden, yazıp çizdiklerinden ötürü hapse atılmayacaktır.
*
* *
Atölyenin suskun çalışanı,
esmer çocuk. Daha onlarcasını sayıp, ortaya dökebileceğimiz ne özlemlerimiz
var, biliyorsun. Şunu da bil ki,
bunlardan hiçbirinin gerçekleşmesi, senin Covit karaçalısından paçanı
kurtarmaktan kolay değil.
Öğle aralarındaki uzun, neşeli
sohbetlerimizi anımsa. Ve, ilk söylediğinde hiçbirimizin bir şey
anlamadığı, Arif Usta’nın “Mutlu aşk da, kolay devrim de yoktur” sözünü. Anımsa ki, yüzün gülsün, güçlü olasın.
Hasan Oğuz Bilgen.
23.08.2020. Varto-Hoşan Köyü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder