26 Aralık 2024 Perşembe

BİRLİKTE YÜRÜMENİN GEREKLİLİĞİ ÜZERİNE (4-Son)


DAHA ÇOK YÜRÜYELİM. DAHA ÇOK GÖRÜNELİM.

“Ana muhalefet” in dümen suyunda olsa da, bir muhalif kanalın canlı yayınında, hesapsız kitapsız, tıpkı “Irazca” örneği, -ne olacaksa olsun- dercesine, ders verircesine konuşuyordu yürekli ablam:

“Biz biraz yürümeye kalktığımızda. Bizi biraz görüyorlar. Sonrası mı? Bizler işi orada bıraktığımızda yüzlerinde güller açıyor Tam da istedikleri gibi, aynı tas aynı hamam oluyor. Alan satan memnun misali.”

* * *

Orta Okul sıralarındaydık. Türkçe öğretmenimizi can kulağı ile dinler, özenle seçip, yerli yerinde kullandığı sözcüklerine hayran olurduk. Bizleri konuşma dilinden çok yazı diline özendirirdi. Her fırsatta kompozisyon çalışması yaptırır, duygu ve düşüncelerimizi içimizden geldiği gibi yazmamızı isterdi. İyi ki, onu dikkatle dinlemiş ve öğütlerini tutmuşuz.

“Giriş, gelişme ve sonuç.” derdi, şimdilerde pek anımsanmayan eğitim emekçisi. “Çocuklar, yazınızın sonuç bölümünde bir ders veremiyor ve bir ileti ulaştıramıyorsanız eğer. Tüm emekleriniz nafiledir. Unutmayın. Sonuç, yani sonuç bölümü çok önemli. En etkili sözcüğü orada kullanmalı, asıl vurgunuzu orada yapmalısınız.” 

* * *

Yazılı ve görsel basında, günün her saatinde üzerlerimize fışkırtılan onca ‘Mali-sosyal analizler’ in, onca ciddi ‘asgari ücret’, ‘tek haneli enflasyon’ ve ‘çözüm’ saptamalarının -siz bombardımanlarının okuyun- sonucunda koskoca dağ, minik bir fare bile doğurmuyor. Ortada ne bir sonuç, ne de bir “sonuç bölümü” var.

* * *

Kaçıran, her zaman olduğu gibi yine kaçırdı;  alması, bellemesi gereken dersi. Dersimizin sonuç bölümünde, canlı yayında Irazca kadın noktayı koyuyordu. Zurnanın zırt dediği yerdeki, söyleyemediği ileti, o utangaç, o alçak gönüllü, o iddiasız konuşmasının satır aralarında gizlidir:

“Daha çok, daha kalabalık yürürsek. Bizi daha çok görürler. Sonrası mı? Sözün kısası Hanyayı da Konya’yı da görürler. Layık oldukları gitmeleri gereken yere giderler. Tarihin çöplüğüne.”

* * *

Hitachi Energy’ de MESS dayatmalarını geri çektirerek, ücret artışını ve sosyal haklarını güçlendiren TİS’ i bağıtlayan, metal işçilerinin inadında, yürekli ablamın söylemeye dili varmadığı, gönlünde yatan var aslında.

Hitachi grev inadının en önemli ayağı, sendika yönetiminin işçinin haklı taleplerinin yanında durma, onları kurtlar sofrasında yalnız bırakmama iradesidir. İşveren baskısı, polis barikatı bir yana, belirleyici olan budur. Birleşik Metal İşçileri Sendikası üyesi işçilerin, işveren örgütü MESS’in dayattığı yoksulluğa karşı ilan ettikleri ve örtülü faşizm kararnamesi ile yasaklanan grevleri, zorlu da/ güç bela da olsa, sonuçta kazanım getirdi.

Ücretle ilgili tüm rakamsal ayrıntılar bir yana, onurları ve de üretimden gelen güçlerinin bilinci ile direnen metal işçileri, sözleşmelerinin ilk altı ayında yüzde altmış oranında kazanım elde etmiş oldu.

Dahası, sermayenin borazanı MESS tarafından dayatılan, emek düşmanı maddeler geri çektirildi. Metal işçilerinin örgütlü sendikal birliği, 3 yıllık TİS dayatmasını, “esneklik”, “güvencesizlik” ve “performans vahşiliği” içeren, Kemal Derviş ve Özal yadigarı neo-liberal kapitalist maddelerin tümünü geri çektirdi. Kazanılmış haklardan ödün vermedi. Hukuksuz Yüksek Hakem Kurulu'na gitme tehlikesi gibi, uzun yıllar telafi edilemeyecek kazanılmış, kazanılmamış tüm hak kayıplarının önüne geçilmiş oldu.- 

Diğer sınıf kardeşlerine ışık tutan ve yol gösteren bu kazanımda, -elbette- gelenek ola gelmiş yandaş sendikacı geleneğini terk edip, işçilerle bir arada durarak işyerlerindeki grev iradesini dikkate alan, omurgalı ve dik duran sendikacıların da payı çoktur. Haklarını yemeyelim; o sınıf önderlerinin dilince bitirelim:

“Sınıfın temel, evrensel, anayasal hakkı olan grev hakkının savunulması için yürüttüğümüz sınıf mücadelesinin içinde ve onun temel öznesi olan sınıf kardeşlerimize, emek örgütlerine ve tüm dostlara teşekkürler.”

Hitachi Energy İşçileri, sınıfının mücadele rotasına ışık tutan, yazdıkları başarı hikayesinin sonuç bölümü ile, gönüllerimizde yaşamayı sürdüren Türkçe öğretmenimize nasıl esaslı bir selam çaktıklarının ayırdında olsalardı, eğer.

Bu çok kısa ama derin öykümüz, çok daha güzel, çok daha anlamlı bitecekti.  

“DUR” DEMEK, “GEÇİNEMİYORUZ” DEMEK YETMEZ. AYAĞA KALKMAK GEREK.

Açık Mektup Yazı Kurulu’ndan. 26.12.2024. Dudullu O.S.B- Ümraniye.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder