24 Kasım 2016 Perşembe

"GÜRÜLTÜ"YÜ ARTTIRALIM, TEK KOLLA DA OLSA YAKALARINA YAPIŞALIM.

"GÜRÜLTÜ"YÜ ARTTIRALIM, TEK KOLLA DA OLSA YAKALARINA YAPIŞALIM.

PARK ve BAHÇELERDE ÇALIŞAN SINIF KARDEŞLERİME SELAM OLSUN...
SÖZLEŞME TASLAĞIMIZ, -ÇOK YENİ BİR BAŞLANGIÇ OLMASI ESPRİSİ ÜZERİNDEN- ZAFER BİZİMDİR ANLAMINDADIR.
Bornova Belediyesi Park ve Bahçeler emekçilerinin, bu güne dek gösterdiği özveri ve kararlılık, işyeri özelindeki uzun, sabırlı, dayanışma duygularımızı güçlendiren çalışmaları, eksikliklerimize ve irademiz dışında gelişen onca olumsuzluğa karşın umudu çoğaltıyor.
İt ürür kervan yürür; Park işçileri daha yolun çok başında ve üretimden gelen gücüne, yani öz gücüne güveniyor. Bu zor ve çetrefelli yolda elbette birbirimize, farklılıklarımıza, görüşlerimize karşı saygılı, sağ duyulu ve olabildiğince, yapabildiğimizce hoş görülü olacağız.
Her fırsatta, her zaman söyledik ve söyleyeceğiz: Asla ve de kesinlikle unutmayacağız ki, daha yolun başındayız. Daha fazla örgütlenme ve eğitim çalışmaları yapacağız. Deyim yerindeyse ilmek ilmek dokuyacağız. Daha çok toplu sözleşmeler ve 1 MAYIS"lar yaşayacağız. Asla ve asla, yılgınlık, bıkkınlık yaşamayacağız.
Tersine paylaşımcı, dayanışmacı, görüş alıp görüş sunan, daha zengin tartışma, eleştiri, öz eleştiri, ikna yöntemlerini geliştireceğiz. Sendikal ilişkileri ve örgütlülüğü güçlendireceğiz. Sermaye yanlısı gerici yasalara, zulmün ve saltanatın Kanun Hükmündeki Kararnameleri (KHK)'ne ve elbette padişahlık özlemlerinin ufukta görünen zifiri karanlığına teslim olmayacağız.
Küçük bedenine sıkılan yaşından bir fazla kurşunla (13 Kurşun) babası ile birlikte katledilen Uğur Kaymaz'ın, Kızıltepe Belediyesi temizlik işlerinde çalışan annesi Makbule Kaymaz, son çıkarılan KHK uygulanası ile işten çıkarıldı. Ne diyor bu son KHK?  "Kayyum atanan belediyelerde, emniyetten gelen bilgi ve istihbarat esas alınarak, ilgili personel işten çıkarılabilecek, hak ve alacaklarına el konulabilecek."
Uğur'dan geriye kalan üç küçük çocuğa bakmaktan başka derdi ve amacı olmayan, Temizlik işçisi Makbule Kaymaz'ın, eşinin ve oğlu Uğur'un katledilişinin yıl dönümünde işten çıkarılması ne acı. Buradan çıkarılacak ders ise, ne kadar da öğretici: Faşizm -fırsat verildiği, başlar kuma gömüldüğü sürece- kana, cana ve insan emeğine asla doymayacak...
2000 yılında, Burdur Cezaevi'nde, dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün emir ve komutasındaki operasyonda kolu kopartılan, Veli Saçılık da, son KHK marifeti ile görevinden alındı. Veli Saçılık, önce kolunu şimdide işini alan devlet terörüne karşın, yine de umudunu yitirmiyor... "Elbette yine umutluyum. Biz kazanacağız. Bu yaşananların, yaşatılanların hesabını soracağız. Nasıl, bebek yüzlü Hikmet Sami Türk'ün yakasına yapıştıysam, bu gün de, bizlere bunları yapanların yakasına tek kolumla da olsa yapışacağım."
.  .  .
Saraydan ve paranın saltanatından yana olanlarsa, onca hoyratlığa ve edepsizliğe karşın, yüzsüzlüklerini ve de pişkinliklerini "cesurca" sürdürüyorlar:  " Algı kurbanı olduk (ne demekse!), meramımızı anlatamadık..."  Aynı pişkinliği bir başka kraldan çok kralcı, devam ettiriyor:  " Gürültü hakkaniyeti bastırdı..." 
.  .  .
Onların neyi anlatmak, hangi karanlık sistemi yerleştirmek istediğini çok iyi biliyoruz.
Asıl iş, dayatılan yalanı, dolanı, onca sihirbazlığı ve madrabazlığı anlamakta... Anlayacağız, anlamaya, anlatmaya devam edeceğiz. Asıl biz DURMAYACAĞIZ... Asıl biz MERAMIMIZI ANLATACAĞIZ. 
Akp"li malum zat, inanıyoruz ki, bu gün başta kadınlarımız olmak üzere, tüm kafa ve kol emeği ile çalışan halkımızın olumlu sonuç veren mücadelesine dair  "Kuru Gürültü" demek istemiştir. Yani "Boş", " Boşu boşuna", " Nafile Uğraş" gibi bir şey... 
Ne var ki, dünyanın dönen çarklarının şalterlerini elinde tutan insanlık, "Boş"tan anlamaz, onun kitabında çalışmak, üretmek ve hakkını almak vardır. Üretimden doğan hak ve özgürlüklerin korunması, elde tutulması ve tekrar tekrar, bir bir kazanılması mücadelesinde " Boşu boşuna" diye bir kavram yoktur. Üstelik " Nafile" yabancı bir sözcüktür. Ve asıl, bu toprakları, bu suyu bu havayı seven yurtseverler, ilerici, aydın, solcu insanlar yabancılara, yabancılaşmaya, yabancı sözcüklere, " gayrı milliye" karşıdırlar. 
.  .  .
O halde: 
Gürültüyü arttıralım... Üretiminde bulunduğumuz yaşamın her alanında gürültüyü çoğaltalım. İnsan onurunun ve emeğinin sesinin saray duvarlarını aşmasını, saray sakinlerini rahatsız etmesini, o koltuklarında rahat oturamamalarını, kolayca yönetememelerini sağlayalım. 
GÜRÜLTÜYÜ ARTTIRALIM.
TEK KOLLA DA OLSA YAKALARINA YAPIŞALIM.
DURMUYORSA, DURMAK İSTEMİYORSA ZALIM, DURDURALIM, DUR DİYELİM...

Hasan Oğuz Bilgen, 24.11.2016, Uzak Şantiye.        

















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder