10 Şubat 2016 Çarşamba

"TORBA YASASI"NDA SEZON FİNALİ


“TORBA YASASI”NDA SEZON FİNALİ

Şu kör olasıca hayata, evine, eşine, işine, neredeyse eline tutuşturulan maaş bordrosuna bile, inançları doğrultusunda bakan, evinin yolunu olsun seçim günü sandığın yolunu olsun yine inancı yordamıyla bulan bir insana “Torba Yasa’dan ne çıkacak?” diye sorulduğunda, yanıtı elbette “Allah bilir!?” olur.  
Ama dünyayı, olayları ve etrafımızda olup biten her şeyi, somut verilerle, deneyle, akılla ele alan, yorumlayan birisi, çalkalamasını akp kurnazlarının yaptığı bir torbadan emeği ile geçinenler için hayırlı bir yasa çıkmayacağını çok iyi bilir. 
Böyle zeki, sınıfının, alınterinin değerini bilen bir insana Zati Sungur’u da bulup getirseniz; onu, ne torbaya ne de oradan çıkacak kar beyazı tavşana inandırabilirsiniz…
.  .  .
Yukarıdaki paragrafta bulunan birkaç tümceye sıkıştırılmış sözcükler de, gündemde olan konuyu açıklama telaşındaki mantık da, noktası virgülüne demirci Arif Usta’ya aittir.
.  .  .
Ağzındaki lokmayı ikirciklenmeden verebilen, o munis o mülayim adamı ağız birliği yapıp zıvanadan çıkarmış işçiler. Bunu bilerek, şaka olsun diye yaptıkları pek açık.  Zira Arif usta’ nın küplere binmiş, köpürmüş halinin de güzelliğini şantiyede bilmeyen yoktur.

“Bu tokmak kafalılara uzun uzun yazmayacaksın. Bir soru bir cevap, o kadar!  Kitabın tam orta yerinden yani. Anlayan zaten anlar, anlamayan hiç anlamasın, bellediği şeye inansın.” diyor öfkeyle. “Yapma usta” diyorum, “Onlar da arkadaşlarımız, kardeşlerimiz değil mi?”

Ne desem olmuyor, klavyeye de monitöre de adeta el koyuyor! Ol nedenle aşağıdaki metin, biraz da demirci ustasının meşrebince, kendi kavlince çıkıyor yazıcıdan:


KARDEŞİ KARDEŞE KIRDIRAN BİR SAVAŞIN GÖLGESİNDE NELER OLUR?

1 *   7 Haziran seçimlerinden sonra elde ettiği %50 gibi spekülatif bir sonuçtan, AKP’nin topyekün ve alenen saldırı hükümetinin eli daha da güçlenir. 

2 *    Puslu bir havada kurulan 64. Hükümet, büyük sermayenin uzun süredir ısrarla üzerine gittiği talepleri yerine getirmek için felaket tellallığını da, savaş çığırtkanlığını da iyice artırır.

3 *   Tank topundan, havan atışlarından, uçurulan asılsız haberlerden, sıkılan biber gazından, kara çalmalardan, bilgi kirliliğinden ortalık temelli bulanır. 

4 *   Kuralsız, esnek ve kıdem tazminatı güvencesinden yoksun, bir çalışma ortamı yaratmak için saman altından su yürütülen günler geride kalır. Büyük sermaye, çömezleri, sözcüleri ve bilumum çanak yalayıcıları açıktan saldırıya geçer.  Büyük taarruz başlar.

5 *   29 Ocak 2016 tarihinde “Kadın istihdam paketi”, “Ailenin ve dinamik nüfusun korunup kollanması” gibi laf cambazlıklarıyla kadın işçilerin kazanılmış haklarını gasp eden,  kiralık, yarı zamanlı ve güvencesiz çalışmasını meşrulaştıracak olan yasa, dikkat çekmeyen bir torba içinde, bir gece ansızın Meclis’ten geçirilir.

6 *   Doğumla boşalan çalışma alanına “kiralık işçi büroları” aracılığı ile kiralık işgücü, yani kiralık işçi temin edilecektir.  Bu yasadan şimdilik  “Doğum yapan kadın işçi yarı zamanlı çalışarak…” yararlanıyor(!) görünse de, bu esnek, bu kuralsız uygulama ilerleyen yıllarda tüm işçileri kapsayacaktır.

7 *   Avrupa’da, gelişmiş kapitalist ülkelerde, bir çalışma günü içinde ve bebeğin ilerleyen yıllarında sınırsız, koşulsuz yararlanılan emzirme hakkının, torba açıldığında buharlaştığı görülür. Yıllardır toplu sözleşmelerimizde en güzel, belki en naif madde olarak yerini alan “süt izni” tarihe karışır.

8 *   Tanktan toptan, sıkılan sudan, edilen yeminlerden, yalandan dolandan, kukla basındaki bilumum “Kara Murat” ve pehlivan tefrikalarından göz gözü görmez.  Sıcak odaların alttan ısıtmalı rahat koltuklarına karşı konulmaz bir rehavet çöker.  Sendikacının uykusu daha da derinleşir.  Taşra telefonlarına yanıt verilmez.

9 *   Hak-İş zaten ihanet cephesinin protokol koltuğundadır.  Konu, Türk-İş’i de protokolün muhabbetine katabilmektir. Bu ulvi amaçla, Türk-İş içindeki emekten yana sendikalar ve de yönetimleri bir bir etkisizleştirilir, olmadı değiştirilir.  Bölge başkanları görevlerinden alınır, yerlerine AKP’ye yakın isimler atanır.  ( Marmara bölgesi 1. ve 2. Bölge başkanlarının başına gelenler)  Türk-İş bu uygulamalarla, siyasi iktidarla uyumlu hale getirilir.

10 *   DİSK ve KESK, kadın işçileri üzerinden Meclis’ten geçen son yasa ile ilgili sınavda, gösterdiği kararsızlık ve iradesizlikle kötü not alır ve sınıfta kalır.    

11 *   Bu tüyoyu ustaca değerlendiren AKP, bu kez esnek ve kuralsız çalışmayı, kiralık işçi bürolarını kurumsallaştıracak olan yasayı Meclis’e getirir.  Zamanlama kusursuzdur.

12 *   Önümüzdeki ayın adı marttır.  2016 Mart ayı, emek cephesine yapılacak olan vahşi ve topyekün saldırının finalinin oynanacağı,  yani kazanılmış “Kıdem Tazminatı Hakkı”nın,  tıpkı “Zorunlu Tasarruf Hesapları” ve  “Konut Edindirme Yardımı” gibi dipsiz ve karanlık bir fon kuyusuna atılacağı aydır.

13 *   Mart ayının gelişi şubat ayından bellidir. Kani Beko önderliğindeki DİSK’in, kadın işçi istihdamını çarpıtan son yasa tasarısının onaylanması sürecinde gösterdiği kötü performans yakın vadedeki işçi sınıfı mücadelesinin kırılma noktasıdır.

14 *   Ve DİSK tank namlularının gölgesinde ve top atışlarının eşliğinde 12/ 14 Şubatta 15. Genel Kurulunu yapar. İzmir Anakent Belediyesi eski başkanı Yüksel Çakmur’un hışmına uğrayan Güzelyalı Troleybüs Atölyesi’nden lastikçi Kani Usta, DİSK’in bu genel kurulunda sonu bilinmez, bitmek tükenmez ayak oyunlarının kurbanı olmaktan kaçamaz.

15 *   Başı dara düşen sendikacıların DİSK’in genel kurulu bahanesi ile, birbiri ile güreşe tutuştuğu günlerin tozu dumanında, işçi sınıfının elinde tuttuğu son kazanım olan “Kıdem Tazminatı Hakkı” da kim vurduya gider.

16 *  Tarihin çarkı döndükçe, zincirleri şakırdayan baldırı çıplakların sınıf mücadelesinin başına her ne hal gelirse gelsin it ürür kervan yürür.  Ekmek ve gül mücadelesi, kendisine yakışan, yine kendi ışıklı ve zorlu mecrasında çay olur, ırmak olur, akar gider.          

                                Demirci Arif Usta, 10.02.2016,  Fen İşleri Şantiyesi, Bornova. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder