“TORBA
YASASI”NDA SEZON FİNALİ
Şu kör
olasıca hayata, evine, eşine, işine, neredeyse eline tutuşturulan maaş
bordrosuna bile, inançları doğrultusunda bakan, evinin yolunu olsun seçim günü
sandığın yolunu olsun yine inancı yordamıyla bulan bir insana “Torba Yasa’dan
ne çıkacak?” diye sorulduğunda, yanıtı elbette “Allah bilir!?” olur.
Ama dünyayı, olayları ve etrafımızda olup
biten her şeyi, somut verilerle, deneyle, akılla ele alan, yorumlayan birisi,
çalkalamasını akp kurnazlarının yaptığı bir torbadan emeği ile geçinenler için
hayırlı bir yasa çıkmayacağını çok iyi bilir.
Böyle
zeki, sınıfının, alınterinin değerini bilen bir insana Zati Sungur’u da bulup
getirseniz; onu, ne torbaya ne de oradan
çıkacak kar beyazı tavşana inandırabilirsiniz…
. . .
Yukarıdaki
paragrafta bulunan birkaç tümceye sıkıştırılmış sözcükler de, gündemde olan
konuyu açıklama telaşındaki mantık da, noktası virgülüne demirci Arif Usta’ya
aittir.
. . .
Ağzındaki
lokmayı ikirciklenmeden verebilen, o munis o mülayim adamı ağız birliği yapıp
zıvanadan çıkarmış işçiler. Bunu bilerek, şaka olsun diye yaptıkları pek
açık. Zira Arif usta’ nın küplere
binmiş, köpürmüş halinin de güzelliğini şantiyede bilmeyen yoktur.
“Bu
tokmak kafalılara uzun uzun yazmayacaksın. Bir soru bir cevap, o kadar! Kitabın tam orta yerinden yani. Anlayan zaten
anlar, anlamayan hiç anlamasın, bellediği şeye inansın.” diyor öfkeyle. “Yapma
usta” diyorum, “Onlar da arkadaşlarımız, kardeşlerimiz değil mi?”
Ne
desem olmuyor, klavyeye de monitöre de adeta el koyuyor! Ol nedenle aşağıdaki
metin, biraz da demirci ustasının meşrebince, kendi kavlince çıkıyor yazıcıdan:
KARDEŞİ
KARDEŞE KIRDIRAN BİR SAVAŞIN GÖLGESİNDE NELER OLUR?
1 * 7
Haziran seçimlerinden sonra elde ettiği %50 gibi spekülatif bir sonuçtan, AKP’nin
topyekün ve alenen saldırı hükümetinin eli daha da güçlenir.
2 * Puslu
bir havada kurulan 64. Hükümet, büyük sermayenin uzun süredir ısrarla üzerine
gittiği talepleri yerine getirmek için felaket tellallığını da, savaş
çığırtkanlığını da iyice artırır.
3 * Tank
topundan, havan atışlarından, uçurulan asılsız haberlerden, sıkılan biber
gazından, kara çalmalardan, bilgi kirliliğinden ortalık temelli bulanır.
4 * Kuralsız,
esnek ve kıdem tazminatı güvencesinden yoksun, bir çalışma ortamı yaratmak için
saman altından su yürütülen günler geride kalır. Büyük sermaye, çömezleri,
sözcüleri ve bilumum çanak yalayıcıları açıktan saldırıya geçer. Büyük taarruz başlar.
5 * 29
Ocak 2016 tarihinde “Kadın istihdam paketi”, “Ailenin ve dinamik nüfusun
korunup kollanması” gibi laf cambazlıklarıyla kadın işçilerin kazanılmış haklarını
gasp eden, kiralık, yarı zamanlı ve
güvencesiz çalışmasını meşrulaştıracak olan yasa, dikkat çekmeyen bir torba
içinde, bir gece ansızın Meclis’ten geçirilir.
6 * Doğumla
boşalan çalışma alanına “kiralık işçi büroları” aracılığı ile kiralık işgücü,
yani kiralık işçi temin edilecektir. Bu
yasadan şimdilik “Doğum yapan kadın işçi
yarı zamanlı çalışarak…” yararlanıyor(!) görünse de, bu esnek, bu kuralsız
uygulama ilerleyen yıllarda tüm işçileri kapsayacaktır.
7 * Avrupa’da,
gelişmiş kapitalist ülkelerde, bir çalışma günü içinde ve bebeğin ilerleyen
yıllarında sınırsız, koşulsuz yararlanılan emzirme hakkının, torba açıldığında
buharlaştığı görülür. Yıllardır toplu sözleşmelerimizde en güzel, belki en naif
madde olarak yerini alan “süt izni” tarihe karışır.
8 * Tanktan
toptan, sıkılan sudan, edilen yeminlerden, yalandan dolandan, kukla basındaki
bilumum “Kara Murat” ve pehlivan tefrikalarından göz gözü görmez. Sıcak odaların alttan ısıtmalı rahat
koltuklarına karşı konulmaz bir rehavet çöker. Sendikacının uykusu daha da derinleşir. Taşra telefonlarına yanıt verilmez.
9 * Hak-İş
zaten ihanet cephesinin protokol koltuğundadır. Konu, Türk-İş’i de protokolün muhabbetine
katabilmektir. Bu ulvi amaçla, Türk-İş içindeki emekten yana sendikalar ve de
yönetimleri bir bir etkisizleştirilir, olmadı değiştirilir. Bölge başkanları görevlerinden alınır,
yerlerine AKP’ye yakın isimler atanır. (
Marmara bölgesi 1. ve 2. Bölge başkanlarının başına gelenler) Türk-İş bu uygulamalarla, siyasi iktidarla
uyumlu hale getirilir.
10 * DİSK
ve KESK, kadın işçileri üzerinden Meclis’ten geçen son yasa ile ilgili sınavda,
gösterdiği kararsızlık ve iradesizlikle kötü not alır ve sınıfta kalır.
11 * Bu
tüyoyu ustaca değerlendiren AKP, bu kez esnek ve kuralsız çalışmayı, kiralık
işçi bürolarını kurumsallaştıracak olan yasayı Meclis’e getirir. Zamanlama kusursuzdur.
12 * Önümüzdeki
ayın adı marttır. 2016 Mart ayı, emek
cephesine yapılacak olan vahşi ve topyekün saldırının finalinin oynanacağı, yani kazanılmış “Kıdem Tazminatı Hakkı”nın, tıpkı “Zorunlu Tasarruf Hesapları” ve “Konut Edindirme Yardımı” gibi dipsiz ve
karanlık bir fon kuyusuna atılacağı aydır.
13 * Mart
ayının gelişi şubat ayından bellidir. Kani Beko önderliğindeki DİSK’in, kadın
işçi istihdamını çarpıtan son yasa tasarısının onaylanması sürecinde gösterdiği
kötü performans yakın vadedeki işçi sınıfı mücadelesinin kırılma noktasıdır.
14 * Ve
DİSK tank namlularının gölgesinde ve top atışlarının eşliğinde 12/ 14 Şubatta
15. Genel Kurulunu yapar. İzmir Anakent Belediyesi eski başkanı Yüksel
Çakmur’un hışmına uğrayan Güzelyalı Troleybüs Atölyesi’nden lastikçi Kani Usta,
DİSK’in bu genel kurulunda sonu bilinmez, bitmek tükenmez ayak oyunlarının
kurbanı olmaktan kaçamaz.
15 * Başı
dara düşen sendikacıların DİSK’in genel kurulu bahanesi ile, birbiri ile güreşe
tutuştuğu günlerin tozu dumanında, işçi sınıfının elinde tuttuğu son kazanım
olan “Kıdem Tazminatı Hakkı” da kim vurduya gider.
16
* Tarihin çarkı döndükçe, zincirleri
şakırdayan baldırı çıplakların sınıf mücadelesinin başına her ne hal gelirse
gelsin it ürür kervan yürür. Ekmek ve
gül mücadelesi, kendisine yakışan, yine kendi ışıklı ve zorlu mecrasında çay
olur, ırmak olur, akar gider.
Demirci Arif
Usta, 10.02.2016, Fen İşleri Şantiyesi,
Bornova.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder