18 Temmuz 2020 Cumartesi

UZANMIŞIM SAHİLDE... TATİLDEYİM...

Aslında yazının başlığı,
"AYASOFYA'NIN GÖLGESİNDE KIDEM TAZMİNATI DERKEN..." olacaktı.
Şantiyeden demirci ustası Arif'in "Ulan oğlum, zaten okuyan yok. Hesaba katmıyor, sözünü etmeye değer bulmuyorlar; şöyle yaz havasına uygun bir başlık at. Bir de ona bakalım, nasıl olacak?!" son andaki uyarısı üzerine olan oldu.
.  .  .

Malum sıcak yaz günlerindeyiz...
Madımak anmaları geride kaldı; bir dahaki "2 Temmuz"da coşup gürlemek üzere serinleme derdinde cümle alem. Az ötedeki parkta, elinde yelpazesi ile güzel ablam, duraktaki emekli, önceki yazıda bıraktığım yerde duruyorlar. Yakınmaları hep aynı: "Piştik. Yanıyoruz."
Anladık. Dünyanın güneşin etrafında dönmesiyle oluşan, bildik atmosfer olayında yanan biziz de... Asıl yakan, yakanlar kim?  Kolay yoldan güneş sistemi mi diyelim, riskli yoldan kapitalizmin neo liberal piyasacı sistemi mi?

Sıcak, çok sıcak günlerdeyiz... Daha ne menem sıcakların geleceği ve başımıza daha ne çorapların örüleceği Plan ve Bütçe Komisyonu'nda onay gören "Mini İstihdam Paketi"nden belli. O umursanmayan paket ki, torba yasa ile perdelenip, an itibari ile ben yaptım olduya getirilmiştir. Devletimize, sarayımıza hayırlar ola!

Dillere pelesenk olmuş, siyah beyaz bir Yeşilçam repliği vardır. Bilen bilir; "kader ağlarını örüyor" mealinde. Vicdanı ile cüzdanı arasına sıkışmamış, en sıradan, en insani değerlerini yitirmemiş bir insan bile, toz pembe gösterilmeye çalışılan fotoğrafın bütününe baktığında görüyor göreceğini.
.  .  .

Korona felan hak getire. Dünya finans kapitalinin krizi teğet geçti de, şu kıytırık virüse mi pabuç bırakacağız. Muktedir "okunmuş toplumuz" dedi ya, sorun yok.
Ol nedenle hızla normalleşip, olağanlaşıyoruz.     

"Uzanmışım, kumsaldayım" boyutlarında, bilinen tatil atmosferi yani... Yaz gezmeleri, dost ziyaretleri, melankolik/nostaljik rutin yarenlikler... Yaşamın gerçeklerinden uzak, entel/dantel soslu ve de bol polemikli paylaşımlar, dostlar alışverişte görsün muhabbetleri gırla gidiyor son günlerde.
.  .  .

Gelinen yer, "Olacak O Kadar"da Levent abinin, "Tam yerine denk geldi, manzara koyduk" dediği yerdir. Çok bilmiş, "aklıevvel" AKP kafasının "İşgücü ve finans piyasasında normalleşmeyi arttıracağı" savıyla, komisyondan geçirdiği "paket"ten sonra ne mi olacak?

Bir. Aklı evvel muktedirin kararıyla yüzbinlerce işçinin 30 Haziran 2021'e kadar rızaları olmaksızın ücretsiz izne çıkarılabilmesi mümkün olacak. Buna göre, kısa çalışma ödeneğine ve de ücretsiz izne dayatılan işçilerin normal çalışmaya dönmelerinde, işverenin ödemesi gereken SGK primleri üç ay süreyle İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılanacak.

İki. Elli -50- işçiden az çalışanı olan "az tehlikeli işyerleri" ile kamusal kurumlarda işçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanı ile işyeri hekiminden hizmet alma zorunluluğu, işverenlerin ısrarlı istemi üzerine ertelenmiş olacak.

Üç. Komisyonda onaylanan öneri yasalaşırsa, "Belirli süreli iş/hizmet sözleşmelerinde sürenin sona ermesi, işyerinin kapanması ya da her hangi bir nedenle işin sona ermesi" durumlarında, patronlar kölesi bellediği işçiyi kıyım kıyım kıyabilecek!.. Zurnanın zırt dediği bu yerde, en çok inşaat patronları ellerini ovuşturup ağızlarını salyalarını akıtıyor.

Vahşi sistemin AKP kafası, Kıdem Tazminatı Fonu'nu şimdilik beceremedi.
Biz, "Kıdem" gaspı Ayasoya'nın gölgesinde gürültüye gidecek derken, gürültüye giden "Mini İstihdam Paketi" oldu. Kaçışı yok, yaşanacak olan ve dahi laf kalabalığı gibi gelen yukarıdaki üç maddenin ne anlama geldiği yaşamın canlı pratiği içinde görülecek.

Ana sütü kadar tertemiz hakkıyla... Haklı olarak serinlemeye, dinlenmeye çalışan mavi yakalı, beyaz yakalı, iş önlüğü yağlı kara güzel kardeşlerim kazasız belasız günleriniz olsun.  Meydanlarda buluşmak ve görüşmek dileği ile.

Hasan Oğuz Bilgen, 18/07/2020, Ulamış-Ekoköy

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder